top of page

Bitcoin nedir Ⅰ

Writer's picture: Fātih TeomanFātih Teoman

Updated: Sep 11, 2023


Çok soru var:

Bitcoin nedir, ne değildir?

Bitcoin nasıl çalışıyor?

Bitcoin'i kim icat etti?

Bitcoin ağını kim kontrol ediyor, bu ağın sahibi kim?

Bitcoin'in değeri nerden geliyor, bitcoin niye para ediyor?

Bitcoin'in fiyatı nasıl belirleniyor?

Bitcoin yok olabilir mi, yani bitcoin'lerin değeri sıfırlanabilir mi?

Bitcoin kripto para mı, dijital para mı, para mı; para ne bu arada? Kripto para ile dijital para aynı anlama mı geliyor? Kripto para nedir, dijital para nedir?

Bitcoin dijital altın mıdır?

Bitcoin madenciliği veya bitcoin kazmak nedir? Bitcoin'ler nasıl üretiliyor ve ne zamana kadar üretilecek?

Dolaşımda ne kadar bitcoin var ve ne kadar daha olacak?

Bitcoin'in bir karşılığı -altın, gümüş vb. olarak- var mı?

Bitcoin'in arkasında ABD mi var?

Nasıl bitcoin alıp satabilirim?

Bitcoin cüzdanı nedir ve ne işe yarar?

Bitcoin adresi nedir ve nasıl alınır? Bitcoin adresi ile hesabı aynı şey mi?

Bir bitcoin kaça bölünebilir?

Bitcoin dünya kadar elektrik yakıyor diyorlar, doğru mu? Çok elektrik yaktığı için de fiyatı 𝓍 bin doların altına düşemez diyorlar, doğru mu?

Bitcoin'in teknik tarafını nereden/nasıl öğrenebilirim?

Kriptografi (kriptoloji) ne demek?

Blok, blok zinciri, blok ödülü, blok ödülü yarılanması nedir?

Blok zinciri oluşturmak için her blokta çözülmesi gereken matematik problemi nedir?

Merkezsiz para (decentralized money) ne demek? 'Mükerrer harcama problemi' nedir?

  • Hiç iktisat dersi almadım, Bitcoin'in iktisadi tarafını anlayabilir miyim?

  • Ne kadar yazılım bilgim olmalı ki Bitcoin'in teknik tarafını anlayabileyim?

  • Bitcoin'in teknik tarafını anlamak için kriptografi bilmeme gerek var mı?

Aklınızda olan ve olmayan çok sorunun cevabını bulabileceğiniz uzun bir yazı dizisinin ilk yazısı bu. Son üç sorunun cevaplarını vererek başlayalım: evet, hiç, hayır.


Bitcoin, hayatımıza ilk girdiği zamanlarda çoğu kişi tarafından şüpheyle karşılandı. Zamanla konu hakkındaki bilgimiz arttı. İnsanlar, bir arkadaşlarının, akrabalarının bitcoin kazdığını duymaya başladı. Daha sonra insanlar, yine yakınlarından birilerinin bitcoin alıp satmaya başladığını duydular. Sonra onlar da bitcoin alımsatımına başladılar. Onlar için bitcoin'in nasıl alınıp satıldığını öğrenmek yeterdi. Para kazandırabiliyordu, altın gibi bi şeydi işte. Ama bazıları ya bu işe hiç girmediler ya da girdilerse bile hala şöyle diyorlar: Keşke şunu 'altın'ı anladığım gibi anlasam!


 

İnsanlar eskiden para olarak neyi kullanıyorlardı? Aslından (bizatihi) değerli şeyleri: altın, gümüş, bakır, kürk, kıymetli taş vs. Bunlara meta para (commodity money) denir. (Meta kelimesinin çoğulu olan emtia kelimesini meta kelimesinden daha çok duyarsınız.) Meta paranın para dışı bir kullanımı ve değeri olduğuna dikkat edin.


Bakır, gümüş ve altın periyodik cetvelde alt alta yer alır ve bunlara para metalleri (coinage metals) denir. Bir şeyin çok ağır olduğunu anlatmak için 'kurşun gibi' deriz. Halbuki 'altın gibi' desek daha yerinde olur. Kurşunun yoğunluğu 11.34 g/cm³, altınınki 19.30 g/cm³. Sizin o televizyonda, internette, gazetede gördüğünüz 1 kg'lık altın külçesinin hacmi cep telefonunuz kadar bile değildir. Şimdi nereden geldik kurşunun, altının yoğunluğuna?


Altını para olarak kullanıyorlardı ama ağırdı meret. Bi gün aralarından biri, M, dedi ki altınlar bi yerde, birimizde dursa, o da bize ne kadar altınımız olduğunu yazan bi kağıt verse, biz de o kağıtları kullanarak alışveriş yapsak ne güzel olur. N itiraz etti: Benim 100 tane altınım var, üzerinde 100 yazan bi kağıt vereceksiniz, sonra ben uğraşıp duracağım. M, sorun değil ki o, 100'lük kağıdı verir, başkalarından ister 10 tane 10'luk alırsın, ister 5 tane 20'lik alırsın, sonuçta 1, 5, 10, 20 ve 50'lik kağıtlar da yazacağım, dedi. F, bi dakka, dedi. Herkes bi kağıt alır üzerine 10 yazar, 100 yazar, o zaman nolacak diye sordu. M, öyle bi kağıt yazacağım ki kimse kolay kolay aynısını yapamayacak, siz de elinize geçen kağıt gerçek mi değil mi rahatça anlayacaksınız, dedi. Anlaştılar. Çok da sevindiler. Böyle bir süre devam ettiler. Taa ki…


M'nin torununun torununun torunu bilgisayarı icat edene kadar, adını da hesaplayıcı (computer) koyana kadar... R bir gün, ben bu aleti çok sevdim, çok işe yarıyor, dedi. Bu kağıt paralardan yıldık, bundan sonra kimin ne kadar kağıdı varsa buraya yazacağız, dedi. Zaten paralar kirlidir, üzerinde korona virüs olabilir diye de ekledi. Bu fikir bazıları tarafından şüpheyle karşılandı. Bu hesaplayıcı arıza yaparsa nolacak diye sordular. Zaten zor kazanıyoruz, bir de bu makine yüzünden paramdan olmayayım, ben yoğum, dedi biri. R, M'nin torunundan bu makinelerden çok sayıda alacağız, biri arıza yaparsa diğeri çalışacak, kimsenin parasına bi şey olmayacak, dedi. Tam o sırada F, bi dakka, dedi. Bu hard bi şey değil, soft bi şey, yani bilgisayar ortamında olan bi şey, aynı parayı herkes birden fazla yere harcarsa nolur, paramız pul olur, dedi. Ben buna güzel bi isim bile hemen şimdi buldum diye bağırdı: enflasyon. H, bu işi ben anlamadım, nasıl birden fazla yere harcayacak, dedi; zaten olayın öncesini de anlamadım ya neyse, dedi. F, abi anlamıyor musun, senin bilgisayarından bi dosyayı bana göndereceksin, sonra aynı dosyayı başkasına da gönderirsen nolur? Herkes aynısını yaparsa nolur? Ortalık paradan geçilmez, para değersizleşir, ben buna enflasyon dedim işte, dedi. Bunun üzerine, R, valla F haklı ama ben ona da bi çözüm buldum, dedi. Bana güvenirseniz ben çok büyük bi hesaplayıcı yaparım. Birbirinize doğrudan para gönderemezsiniz. Parayı önce benim bilgisayara gönderirsiniz, parayı göndermek istediğiniz bilgisayarın adresini verirsiniz, ben ona yollarım, büyük bir defterde de tüm para hareketlerini tutarım, dedi. Son olarak S de bi şeyler diyecek oldu ama hep bir ağızdan ona "sen bi sus" diyip onu susturdular.


Böylece yıllardır kağıt para ile dijital para birlikte yaşayıp duruyor ama yıllardır bi türlü R'ye güven(e)meyenler de bir köşede duruyor. Zaten R de ara sıra kafasına göre bu dijital paradan üretip değerini düşürerek kendisine olan güvensizliği besliyor. Aslında başlarda R kafasına göre para üretemiyordu çünkü para üretmek için altın gerekiyordu, daha doğrusu para demek altın demekti. Ama sonraları R, parayla altının bağlantısını kesti ve istediği kadar para üretmeye başladı.


Paranın tarihi bu, mükerrer harcama veya çifte harcamanın (double spending) ortaya çıkışı da. Şimdi anladık neden havale yaptığımızda para merkez bankasına gitmez ama EFT yaptığımızda gider: çifte harcama problemini çözmek için.


Dikkatle bakarsanız mükerrer harcama probleminin farklı formlarda hep var olduğunu görürsünüz. Üç para sistemi diyorum ben buna: altın para, kağıt para, dijital para. Altın parada farklı metalleri altınla kaplayıp altın diye yutturmaya çalışanlar vardı. (Başka metalleri altına dönüştürmeye çalışmak olan simya, sonradan kimyaya evrilecek olan şey, insanların para aşkından ortaya çıktı.) İnsanlar da parayı ısırıyordu, bi metale çarptırıp sesini dinliyordu, böylece sahte altından kendilerini koruyorlardı. Kağıt parada kalpazanlar var. Bi kuruşluk kağıt alıp beş kuruş da masraf edip üzerine 200 lira yazıp harcamaya çalışıyorlar. Bundan korunmak için de makineler var, ışığa tutuyoruz vs. Dijital parada bu sorunu biz çözemeyiz, bizim yapabileceğimiz hiç bi şey yok, o yüzden devlet merkez bankasında büyük bir defter tutuyor ve insanların bir parayı birden çok kez harcamasını önlüyor.

Kommentare


Post: Blog2_Post

©2020 by blog. Proudly created with Wix.com

bottom of page