Bitcoin'i özetlemek gerekirse, dört kafadar bi araya geldiler ve şöyle bir proje yaptılar: "Merkezsiz bir ağ kuracağız. İsteyen herkes bu ağa ince/hafif istemci (thin/light client) veya tam istemci (thick/full client) olarak katılabilecek. (Merkezli veya merkezsiz bir ağa bağlanmak için ihtiyacınız sadece internet ve uygun yazılım. İnternete bağlanmak için internet bağlantınız ve Opera, Chrome, Edge gibi bir web tarayıcınız -yani uygun yazılımınız- olsun yeter.) Tam istemcilere madenci diyeceğiz ve onlar gönderalları doğrulayıp bitcoin kazanacak. İlk bloğu Alis üretecek ama bu bloğun ödülü olan 50 bitcoin'i kimseye gönderemeyecek. Sonra hepimiz birbirimize bitcoin göndereceğiz ve hangimiz bloğu yaparsa o, 50 bitcoin kazanacak. Bloğu blok zincirine eklemenin şöyle şöyle (önceki yazılarda anlattığımız) kuralları olacak. Ortalama 10 dakkada bir blok, blok zincirine eklenecek. 2016 blokta bir, yani iki haftada bir, zorluk ayarlanacak ki ortalama 10 dakkalık süre korunabilsin. 210 bin blokta bir, yani ortalama dört yılda bir, blok ödülü yarıya indirilecek. 21 milyon bitcoin üretilecek, yani tahminen 2140 yılına kadar tüm bitcoin'ler üretilmiş olacak. Ondan sonra madenciler sadece gönderal ücretlerinden para kazanacak. Bitcoin göndermenin bitcoin cinsinden bir ücreti olacak. Gönderal ücreti, gönderilen bitcoin miktarı ile değil, gönderalın hızıyla ve ağdaki yoğunlukla orantılı artacak."
Alis, blok 0'ı üretti ve kendi hesabına 50 bitcoin yazdı. Sonra, diyelim ki Bob, Alis'e 0 bitcoin gönderdi ve bu bloğu Mark yaptı ve Mark'ın da 50 bitcoin'i oldu. Sonra Mark, Linda'ya 25 bitcoin gönderdi ve bu bloğu Bob yaptı ve onun da 50 bitcoin'i oldu. İlk hedef yaklaşık 2²²⁴−1 idi (yani kabul edilecek heşin en az ilk 8 basamağı, ilk 32 biti, 0 olmalıydı) ki bu da 2³² deneme gerektiriyordu. Yani ağdaki madenciler toplamda yaklaşık 4.3 milyar nans deneyerek uygun bir heş değeri bulup bloğu yapabiliyordu. Bunu herhangi bir laptop'la yapabilirdiniz çünkü 2009'daki laptop'ınız 10 dakkada 4.3 milyar nans deneyebilirdi. (İlk başlarda CPU yetiyordu, sonra GPU, sonra FPGA, şimdi de ASIC ile yapılıyor madencilik.) Bundan 5-6 yıl önce bir arkadaşınızın, tanıdığınızın GPU ile bitcoin (veya başka bir kripto şey) kazdığını duymuşsunuzdur.
Buraya kadar tamam. Ağdaki dört bilgisayarın hepsi tam istemci, yani Bitcoin'in blok zincirini, açık defterini, tutuyorlar. Bunlar birbirlerine bitcoin gönderiyor, alıyor, kendi aralarında harika zaman geçiriyorlar. Geçiriyor da şu ana kadar olanlar birkaç bilgisayar manyağının (computer nerd) kendi aralarında eğlenmesinden başka bir şey değil. Yukardaki olayı bitcoin üretip gönderip almak diye değil de bir 'şey' üretip göndermek diye düşünelim. Her ne kadar son derece zekice tasarlanmış olsa da birkaç bilgisayarın belleğinde yer alan bir 'şey'. Hiç abartısız bu, sizin bir Word dosyasına 'benim 1 milyon dolarım var' yazıp masaüstüne kaydetmenizden farksız. Hani bitcoin kripto paraydı, bitcoin'le alışveriş yapılıyordu, yapılacaktı? Onlar yalandı!
Kural: Modern para sistemlerinde parayı devlet veya devlet grubu -AB gibi- üretir.
Bretton Woods sonrası para sisteminde paranın; altın, gümüş, petrol, kahve, kakao gibi bir karşılığı yoktur. Devlet ne kadar isterse o kadar para üretir. Daha doğrusu, devlet ne kadar enflasyon istiyorsa veya ne kadar enflasyona razıysa o kadar para üretir. [Eski zamanlarda ise, mesela altının para olduğu zamanlarda, siz de bi yerden altın bulup (bu gün bazı Afrika ülkelerinde olduğu gibi topraktan çıkarıp) onu harcayabilirdiniz.] Dolayısıyla, bitcoin bir kripto para değil, para değil zaten. Gidip bitcoin ile pizza alamazsınız. Alsanız bile bunun şundan hiç bir farkı yoktur: Sizin sokaktaki pizzacı "illa para vermene gerek yok, istersen altınla ödeyebilirsin" diyor. Sizin pizzacının yaptığı, kafasındaki lira fiyatını altına çevirmekten başka bir şey değildir. Yani nasıl ki altın, gümüş gibi yatırım araçları uzun yıllardır aramızda olmasına rağmen onlarla alışveriş yapmıyoruz, bu bitcoin denen şey ile de alışveriş yapmayacağız, ne şimdi ne başka zaman. Ayrıca, değeri bir günde %20 oynayan bir şeyle nasıl alışveriş yapabilirsiniz? Pizzacı şöyle mi yapacak: Bu gün bir pizza 100 bitcoin, yarın 80, sonraki gün 115?
Demek ki bilgisayar ortamında olan, bizatihi hiç bir değeri olmayan bu şeye birileri değer verdi ki para etmeye başladı. Karen mesela "bu bitcoin ilerde para eder" diyerek ince istemci olarak ağa katılmak (cüzdan sahibi olmak, bitcoin adresi sahibi olmak) istiyor. Yani madenci değil, tüm blok zincirini bilgisayarında tutmuyor. Blok yapıp bitcoin kazanmak gibi bir derdi de yok. Karen'in ileride belki değerlenir de zengin olurum diye 10 bitcoin alma planı var. Başka çare yok, bitcoin'i bu dört manyaktan birinden alacak. Peki, kolay. Karen ağa katılarak bir cüzdan, yani bir Bitcoin adresi aldı diyelim; ilk başlarda bir borsadan bitcoin almak diye bi şey yoktu, o yüzden Karen mecburen bir Bitcoin adresi alacak. Alis, Karen'e 10 bitcoin gönderdi. İyi de Karen, Alis'e parayı nasıl gönderecek? Bankacılık sisteminden! Hani Bitcoin bankacılığı bypass ediyordu? O da yalandı! Bitcoin bankacılık sistemini bypass etmiyor, zayıflatmıyor, tam tersine güçlendiriyor. Şöyle: Eğer Karen gidip parayı Alis'e elden vermeyecekse 21'inci yüzyılda(!), parayı Alis'in banka hesabına gönderecek; Alis de 10 bitcoin'i Karen'in Bitcoin adresine gönderecek.
Alis'le Karen birbirini nasıl buluyor? Yukardaki işleme tezgahüstü piyasa işlemi (over-the-counter market transaction) diyoruz. Alis ile Karen söz gelişi ortak bir arkadaşları vasıtasıyla tanışıyorlar. Havadan sudan konuşurken laf bitcoin'e geliyor ve alımsatım gerçekleşiyor. Şöyle de olabilirdi, bitcoin almak isteyenlerle satmak isteyenleri buluşturan platformlar, broker'lar vs. olurdu ve bunlar sayesinde tezgahüstünde bitcoin alınıp satılırdı. Bu gün zaten tam da bunu yapan yerler var.
Şöyle diyenler çıkabilir: Altın da değersiz, insanlar ona değer veriyorlar diye para ediyor. Bu argümanın az da olsa doğru bir yanı var. Altının para etmesinin değil, bu kadar çok para etmesinin nedeni insanların ona değer vermesi. Eğer finans piyasalarındaki değeri, tüm devletlerin ortak kararıyla sıfırlansa altın yine de para eder çünkü süs eşyası olur, elektrik teli olur, takı olur... Bitcoin böyle bi şey değil. Madenci bilgisayarların hafızalarında yer alan blok zincirinde Karen'in adresinde 10 yazıyor, hepsi bu. Karen, Alis'ten 10 bitcoin aldıktan sonra -varsayalım ki o bloğu da Linda yapmış olsun- madenci dört manyağın bilgisayarlarının belleklerinde şöyle bir dosya var:
Blok zinciri üzerinde tabii ki isimler yok, sadece alfanumerik adresler var ama rahat anlaşılsın diye yukardaki blok zincirinde kişilerin adreslerinin yerine isimlerini yazdım.
Bitcoin'lerin sadece madenci bilgisayarların disklerindeki verilerden ibaret olmaları, onları doğrudan doğruya değersiz yapar mı?
central/centralized vs. decentralized
merkez isim, merkezî sıfattır. Merkezî 'merkezde olan, merkezi oluşturan, merkezde(n) yapılan, merkeze ait, merkezle ilgili' demek.
Kimi kullanımlarda central ve centralized kelimelerini merkezli, decentralized kelimesini merkezsiz olarak Türkçeye çeviriyorum. Mesela, central kelimesi bazen sistemin merkezî olduğunu değil, sistemin bir merkezinin olduğunu anlatıyor: central/centralized system. Aynı şekilde, decentralized network ifadesindeki decentralized kelimesinin anlatmaya çalıştığı, ağın merkezî olmadığı değil ağın merkezinin olmadığı; yani ağda bir merkez yok, ağ dağılık yapıda. Bitcoin için decentralized money diyorlar ya, bunu 'merkezî olmayan para' diye değil, 'merkezsiz para' diye çeviriyorum çünkü bu parayı basan bir merkez yok; yani bu paranın merkezi yok, para merkezsiz. 'central/centralized money' için 'merkezî para' diyene de lafım olmaz çünkü paranın bir merkezden basılıp yayıldığını düşünerek öyle diyordur.
Bu kısımda, ürettiğim üç kelimeyi anlatmak istedim: merkezli, merkezsiz ve dağılık. İnternet için bilgisunar demediğimiz sürece yeni kelime üretmek iyidir, faydalıdır.
Comments