top of page
Writer's pictureFātih Teoman

Bitcoin nedir Ⅵ

Updated: Oct 3, 2023


Bitcoin nasıl para etti diyorduk. Bu kripto 'şey'e birileri para verdi ki para etti. Yani birileri bunu, satabileceğini düşünerek satın aldı. Bilirsiniz, ikinci eli para etmeyecek bir arabanın birinci eli de para etmez. Kimse satamayacağı bir arabayı satın almaz. Karen, Alis'ten bitcoin alırken bir gün de onu Linda'ya satıp para kazanmayı umuyordu. Böyle bir insan topluluğu nasıl ortaya çıktı? Nasıl oldu da birçok insan -ki bunlar sadece bilgisayar manyağı veya kriptoloji manyağı olmayan birileri- bitcoin kullanalım dedi? Tabii ki ilk alıcılar ve satıcılar yazılımcılardı. Sonrası geldi ama nasıl geldi?


İlk bitcoin üretildikten yaklaşık 9 ay sonra, 12 Ekim 2009'da, ilk kez bir bitcoin para karşılığında el değiştirdi. Bitcoin Forum (bitcointalk.org) üyesi iki kişi arasında 5.02 dolar karşılığı 5050 bitcoin ticareti yapıldı. (Bu işlemi blok zinciri üzerinde görelim: https://www.blockchain.com/explorer/blocks/btc/24835. İlk tx, blok ödülüne ait ki o zaman 50 bitcoin. İkinci tx ise 5050 bitcoin'in transferine ait.) Böylelikle bitcoin'in bilinen ilk fiyatı ortaya çıkmış oldu: 5.02/5050 ≈ 0.001 dolar!


Bitcoin alımsatımı için ilk ortam, doğal olarak Bitcoin Forum idi. Yani aslında burası, bitcoin'in ilk tezgahüstü piyasası idi. 2010 Mart'ta Bitcoin Market (bitcoinmarket.com), kuruldu. Bitcoin Market da bir borsa değildi; zaten işlettiği de organize değil, yine tezgahüstü piyasa idi. Şöyle ki alıcı, PayPal aracılığıyla satıcıya dolar gönderirken, Bitcoin Market, satıcı parasını alana kadar satıcının bitcoin'ini emanette tutuyordu. Gördüğünüz gibi, alıcı/satıcı, teklifi eşleştikten hemen sonra almıyorum/satmıyorum diyebilirdi, yani karşı taraf riski yok edilmemişti, bu nedenle Bitcoin Market bir borsa değildi ve işlettiği piyasa organize değildi. Ama yine de bitcoin'in borsa benzeri bir yerde bilinen ilk fiyatı burda oluştu diyebiliriz: 0.003 dolar!


Bitcoin ilk kez 22 Mayıs 2010'da Bitcoin Forum'da bu sefer bir mal karşılığında iki kişi arasında el değiştirdi, Papa John's pizzası hikayesi: https://bitcointalk.org/index.php?topic=137.msg1195. (Bu da bir tezgahüstü piyasa işlemi idi.) 22 Mayıs bu nedenle kriptoseverler tarafından bitcoin pizza günü olarak kutlanıyor. Bu işlemi de blok zinciri üzerinde görelim: https://www.blockchain.com/explorer/blocks/btc/57043. İlk tx, blok ödülü artı transfer ücretine ait ki o zaman blok ödülü 50 bitcoin ve 10k bitcoin'in transfer ücreti de 0.99 bitcoin. Aslında transfer ücretine hiç gerek yoktu -bakınız yukardaki transferde adam transfer ücreti koymamış- çünkü o zaman network yoğun değildi. İkinci tx ise 10k bitcoin'in transferine ait. Bu işlemin yapıldığı gün ise bitcoin yaklaşık 0.0041 dolar!


2010 Temmuz'da Mt. Gox borsasının kurulmasıyla, yani bir organize piyasanın açılmasıyla birlikte bitcoin, fiyatı kolayca izlenebilir bir varlık haline geldi. Mt. Gox, kısa sürede tüm bitcoin işlem hacminin çoğunun oluştuğu ortam oldu ama birçok nedenle varlığını devam ettiremedi.


Tezgahüstü nedir, organize nedir? Bir benzetme yapalım. Bitcoin, gerçek madencilerin yer altından çıkardığı yepyeni bir metal olsun. İnsanlar daha önce hiç görmedikleri bu yepyeni metale bir şekilde(!?) değer vermeye karar verdiler diyelim. Bu insanlar, birbirlerini bir arkadaş aracılığıyla veya internetten bularak veya alımsatım yapmak isteyenleri bi araya getiren bir kişiden/kurumdan (broker) yardım alarak bu metali alıp satabilirler, fiyatı da arz-talep belirler. Elbette ki bu metallerin ortaya saçılması madencilerden başlar, yani ilk satıcılar madencilerdir. Bu kısım tezgahüstü piyasa. Bir de, biri çıkar bir borsa kurar ve bu metalin alımsatımını yapmak isteyenleri bi araya getirir. Onları ikna etmek için "telefonda, internette satacak/alacak adam aramaya son, burda hızlı ve kolay biçimde alımsatım yapacaksınız, alıcının ödememe sorunu da yok" diye reklam yapar. Ben alıcı karşısında satıcı gibi, satıcı karşısında alıcı gibiyim, der. Ne kadar çok insanı cezbederse o kadar derin bir piyasa oluşturur. Böyle birçok borsa olursa da bu metalin birbirinden farklı ama birbirine çok yakın birçok fiyatı oluşur. Eğer hiç kimse bu metale para vermemeye başlarsa metalin fiyatı sıfıra düşer.


Hani bitcoin'in fiyatı 𝓍 bin doların altına düşemezdi, düşerse madenciler işi bırakırdı, sistem çökerdi. O da yalandı! 10 dakkada bir blok üretilmesi gerekiyor, hatırlayın. Bi laptop'ın hızı bunun için yeter de artar bile, zaten ilk başlarda madenciler laptop'lar değil miydi? Demek ki madenciler bu işten bir bir çekilse bile hedef büyütülerek, yani kabul edilecek heş kolaylaştırılarak, bir tane laptop bile bu işi yapabilir hale getirilebilir. Hatta cep telefonuyla bile yapılabilir de işlemcisi yeter, hafızası yetmez çünkü blok zincirinin büyüklüğü bu gün -18 Ekim 2022- 433 GB.


Bitcoin ağının heş hızı (hash rate) bu gün yaklaşık 250 Eh/s (tüm madenciler toplamda 1 saniyede yaklaşık 250 × 10¹⁸, 250 kintilyon, nans deniyor). Bu heş hızını 18 milyar laptop'ın paralel çalışması gibi düşünün. Dünyada 18 milyar laptop bitcoin mi kazıyor? Hayır, daha önce dediğimiz gibi, kişisel bilgisayarların bitcoin kazdığı günler çok geride kaldı. Artık madenci birlikleri (mining pools) bitcoin kazıyor. Hani defter, kredi kartı network'ünde olduğu gibi tek bir yerde olmayacaktı, dağıtık olacaktı? O da yalandı! İlk başlarda herkes madenciyken, yani bir laptop bile madenci olabilirken evet dağıtık defter vardı ama defter de giderek merkezileşiyor. Halihazırda sadece beş madenci birliği işlem gücünün %60'ına sahip. Hiç kimse, bu sistemi kuranların işin buraya geleceğini öngöremediğini iddia edemez. Sen ben küçük istemci olarak çalışmaya devam ediyoruz, hiç birimiz blok zincirini tutmuyoruz. Aslında sen ben küçük istemci de değiliz! Hiç birimiz bitcoin'i tezgahüstü piyasadan almadık ki. Hiç bitcoin cüzdanı olan birini gördünüz mü? Ben görmedim. Hepimiz bitcoin'i bir bitcoin borsasından, yani organize piyasadan aldık.


Tahminler birbirinden çok farklı olabiliyor ama biz Bitcoin ağının 250 Eh/s hız ile bir yılda 100 TWh elektrik yakacağını varsayalım. (Karşılaştırma için: Türkiye 2021 yılında yaklaşık 333 TWh elektrik tüketti.) Bitcoin ağı saniyede yaklaşık 3 gönderal işliyor bu gün. Bu da demek oluyor ki 1 gönderal yaklaşık 1057 kWh elektrik yakıyor. 1057 kWh, Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin dört aylık elektrik tüketimi! Visa, Mastercard, American Express gibi merkezi kredi kartı ağları saniyede 2000'in üzerinde işlem yapabiliyor, üstelik çok daha düşük maliyetle. Hani bitcoin göndermenin ücreti çok düşüktü? O da yalandı! Belki kişi olarak sana ücreti düşük ama çevreye maliyeti büyük.


Bu gün yaklaşık 19.2 milyon bitcoin var. Bunların tahminlere göre 3 milyonu kayıp. Yine tahminlere göre 1.5 milyonu tek bi kişiye ait. Yine tahminlere göre bitcoin sahiplerinin %2'si bitcoin'lerin en az %95'ine sahip. Neden tahminlere göre diyip duruyorum çünkü bir kişi bir cüzdan aldığında tek bir Bitcoin adresi sahibi olmuyor, onlarcasına sahip olabiliyor. Bir cüzdan aldığınızda bir daha alamazsınız diye bir kural da yok çünkü isim yok, cüzdan veren merkezi otorite yok. 3 Ocak 2009'dan bu güne tüm adresler ve onların tüm hareketleri açık defterde, yani blok zinciri üzerinde kayıtlı. Yani bu gün siz de tam istemci olarak Bitcoin ağına katılır ve blok zincirini indirirseniz bir adresin kaç bitcoin'i var görebilirsiniz ama o adresin kime ait olduğunu ve başka kaç tane, kaç bin tane adresin daha o kişiye ait olduğunu anlayamazsınız. Bu nedenle, sayı olarak %2'sine sahip kişiler diyoruz ya, belki de kişiler değil, tek bi kişidir!

 

Bitcoin neden yaratıldı diye düşünürsek tahmin yapmaktan öte gidemeyiz. Asla ilk kurucuların kafasındaki gerçek niyeti bilemeyeceğiz.


Bitcoin'in aslında hiç bir değeri yokmuş, sanal ortamda bi şeymiş, sadece 0 ve 1'lerden oluşuyormuş. Bu basitlikleri artık geçelim. Banka hesaplarımızdaki paralar da sanal, onlar da sadece bilgisayarların hafızalarında 0 ve 1'lerden oluşuyor. Madem değersizler, sıfırlayalım gitsin hepsini. Bunu bir adım öteye taşıyorum. Dünyalar tatlısı kızınızın beş yaşına kadarki tüm fotolarının olduğu laptop'ı çalsam, onu benden geri almak için bana kaç lira vermeye razı olurdunuz? Hani sanal şeylerin değeri yoktu, 0'lar 1'ler? Bir şeyin sadece sanal ortamda olması onu doğrudan değersiz kılmaz. Değer bir algıdır. (Value is a perception.) Sen değerli diyorsan değerlidir.

158 views0 comments

Recent Posts

See All

Comments


Post: Blog2_Post
bottom of page